Ekonomik krizi; ekonomik kriz koşullarının değil düzelmek, daha da beterleştiği bir dönemde, tam sadece bu konuyu konuşurken, gündem değiştikçe değişiyor.
Bu hafta TBMM’nin gündeminde: yok yoktu…
“Kadınların evlilik sonrası, önceki soyadlarını (da) taşımasını” engelleyecek 9. Yargı Paketi, Vergi Paketi, “sokak hayvanları” düzenlemeleri, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik değişiklikler…
Hepsi ayrı bir toplumsal “sinir ucuna” dokunuyor: ne oluyor; toplumsal mücadele bölünüyor.
Hepsi aynı noktada birleşiyor: böl ve yönet…
İktidarın önceliği, 9. Yargı Paketi ve “Vergi Paketi”.
“Can alıcı” konular bunlar: ama bu paketlerin içeriği hak ettiği gibi tartışılmasın; gündem karışsın diye ortaya toplumu kutuplaştırıp “delirtecek” diğer konular da atılıyor.
Vergi konusu ekonomik krizin eteğine teğelli. “Vergi” dediğiniz an, zaten ekonomik krizin ezdiği toplum, oraya odaklanacak.
9. Yargı Paketi’nde de, “Kadının Soyadı” konusu “sis bombası” gibi ortaya atılarak tartışma yaratılmak isteniyor: ve tabii ki, tabanın da konsolidasyonu…
Yeter ki, toplum kutuplaşsın…
Yeter ki, toplum ayrışsın…
Toplumda örgütlü ve birleşik kalabilen kadın hareketi, eğitim hakları hareketi ve hayvan hakları hareketi aynı anda birbirlerine düşürülmeye çalışılıyor.
Çünkü böl ve yönet: ne kadar kutuplaştırma, o kadar güzel…
Burada sayfalarca şu bahsettiğim konularda yazabilirim-görüş açıklayıp, kanıt gösterip, argümanlar üretebilirim:
“Kadınların evlilik sonrası, önceki soyadlarını (da) taşımasını” engelleyecek 9. Yargı Paketi, Vergi Paketi, “sokak hayvanları” düzenlemeleri, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik değişiklikler…
Ama sonunda gelip dönüp aynı noktada birleşiyorlar: Böl ve yönet…
Hep de “büyük” sosyolojik tezler ortaya atılıyor. Kaynakları sosyal medya ve sosyal medyada yorum yapanlar…
Acaba artık, üniversitelerimizden medyanın genelinde yer alan herhangi bir araştırma olmaması tesadüf mü…
İktidar kendi cam tavanını umursamıyor
CHP, yüzde 25’lik cam tavanını parçaladı: artık CHP’ye olan eleştiriler, gidebileceği en yükseğe neden gidemediğine yönelik. Öte yandan, “cam tavan sorununu” devralan AK Parti, artık yüzde 30-35 bandını aşamaz olmasını umursamıyor.
Yineliyorum: MHP ile beraber, yüzde 40 veya en fazla 45’e ulaşmayı, fersah fersah çoğunluk olmak gibi algılıyorlar.
Ne zaman ki, anketlerde kararsızlar dağıtıldıktan sonra AK Parti’nin yüzde 30 ve MHP’nin de yüzde 5 civarına demirlediği görülür; o zaman toplum için seyir ne kadar acılı, toplum için durum ne kadar vahim, idrak edilmeye aheste aheste başlar.
Çünkü, o zaman o cam tavana bir toslanır; varlığı ile yüzleşilir…
O vakte kadar, “böl ve yönet”: türlü türlü…